Çalışan Deneyiminde Yeni Bir Dönem - Korona Efekti
Hepimiz yeni dünyayı ve kurallarını uzun süredir bekliyor, kendimizi hazırlıyorduk. Ancak bu yeni dünyanın kurallarını bize bu kadar hızlı kabul ettireceğini düşünmüyorduk. Birçoğumuzun öngördüğü geleceğe belki de korona virüsü sayesinde beklediğimizden daha hızlı bir şekilde adapte olduk, olmak zorunda kaldık.
Şirketler dünyası uzun süredir uzaktan ve esnek çalışma yöntemlerini zaten tartışmaktaydı. Çoğumuzun yaşam biçimini ve alışkanlıklarını değiştirecek olan bu değişim, sandığımızdan çok daha önce, zorunlu olarak hayatımıza girdi. Belki de uzun zamandır; çevre sorunları, globalleşme, sosyal medya uygulamaları ve dijitalleşme trendleri davranışlarımızı da şekillendirerek, bu sürece bizleri hazırlıyordu.
Birlikte çalışma ve üretme kültürü, Sanayi Devrimi ile oluşmaya başlamış ve bugün bile hayatımızı belirleyen tüm çalışma sistematiği o günlerin ihtiyaçları doğrultusunda tasarlanmıştı. Artık tüm dünyada değişim zamanı gelmiştir. Bedenimize dar gelen bu elbiseyi tekrar tasarlayarak, değiştirmemiz gerekmektedir. Korona virüsü gelecek nesiller için bu büyük değişimin ana katalizörü olacaktır. Yeni bir çalışan deneyimi süreci başlıyor.
Kurumların, bu bilinmeyeni çok yeni dünyaya geçişlerinde anlamlandırmaya çalıştıkları birtakım kavram ve süreçler mevcut. Ben bu önemli dönüşümde, bizleri zorlayacak olan bazı ana başlıkları tespit etmeye çalıştım.
Çalışan Profili Değişiyor
Teknoloji kullanımına yatkın, işin bütünü ile ilgili daha fazla bilgiye sahip olan ve daha geniş bir aralıkta insiyatif alabilen yeni bir çalışan profilinden bahsetmemiz gerekiyor. Bu yeni çalışan profilini yönetmek mevcut yönetim kültürü ve alışkanlıklarımızı zorlasa da var olan çalışan profilimizi korumak bu sefer kurumlarımızı geleceğin rekabet dünyasında oldukça gerilere düşürecektir. Kurumlarımızın yeni yetenek havuzunu şekillendirirken, işe alımdan değerlemeye, oryantasyon süreçlerimizden eğitim ve gelişime kadar yeni bir yaklaşım ve bakış açısına ihtiyacımız olduğunu unutmamalıyız.
Çift Taraflı, Anlık ve Hayata Dokunan Etkin bir İletişim
Mevcut organizasyon yapılarında genellikle tek yönlü ve yukarıdan aşağı yürüyen iletişim modelimiz, yatay bir yaklaşımla çok kanallı, anlık ve çift yönlü bir iletişime dönüşmek zorundadır. Yeni profil çalışanlarımız bizden fiziksel olarak uzak kalsalar da onlarla hayatın birçok anında, anlık ve daha fazla etkileşim içerisinde olmamız gerekecektir. Kurumsal iletişim artık e-posta duyuruları, intranet ve toplu organizasyonlardan çok daha farklı bir kavram halini almakta.
Dijitalleşme ve Mevcut İş Süreçlerimiz
İş süreçlerimizin uçtan uca dijitalleşmesi bu yeni dönemde hayati önem taşımaktadır. Günümüzde kâğıt kalemle yaptığımız işleri bilgisayarlara taşımak dijitalleşme olarak algılansa da yeni dönemde, veri bazlı karar ve yönetim sistemleri kurumlarımızın geleceğini şekillendirecektir. Süreçlerimiz; çalışan odaklı, yer ve zamandan bağımsız uygulanabilen, katılımcılığı teşvik eden yapılar şeklinde tasarlanırken, şirketin stratejik kararlarını şekillendiren veri toplama merkezleri olduğu da unutulmamalıdır. Dolayısıyla yine bu dönemde yeni bir dijitalleşme kavramından bahsetmemiz gerekmektedir. Dijital IK, insan kaynakları süreçlerindeki her çıktının bir biri ile konuşabildiği ve stratejik analizlerin üretildiği bir platform olarak tanımlanmalıdır.
Yöneticilikten Liderliğe
Aynı ortamda bulunan insanların, kuralları ne kadar uyguladıklarını kontrol etmekle görevli yöneticilerimizin artık kurumlarımızın geleceğine katabilecekleri bir fayda kalmamıştır. Fiziksel bir varlık ortadan kayboluyor ve farklı lokasyonlarda farklı kültürlerin dağınık çalışabildiği bir topluluğun yönetiminden bahsediyor isek, insanların duygularını yönetebilen, uzaktan da olsa aynı amaçta birleştirebilen, talimat vermek yerine, önerileri ile insanları yönlendirebilen, yöneticiden çok lider olarak bahsedeceğimiz bir profil oluşmaktadır. Kurumlarımızda bu yeni lider kültürünü yaratmak ve yeni liderleri yetiştirmek kısa zamanda olmayacaktır. Ancak unutmamalıyız ki bu kurumumuzu geleceğe taşıyacak olan en önemli konuların başında gelmektedir.
Kurum Kültürümüz ve Ortak Değerlerimiz
Fiziksel olarak aynı ortamda olmayan, farklı hayat dinamikleri ve kültürleri olan çalışanlarımız ile birlikteliği oluşturmak yeni dönemdeki en zorlayıcı kavramlardan biri olacaktır. Çalışanlarımızın bağlılığı ve mutluluğu halen en öncelikli konularımızın başında gelmektedir. Bu sebeple, bunu nasıl sağlayacağımız konusunu ayrıntılı bir şekilde düşünmemiz gerekmektedir. Teknolojinin de yardımıyla birçok yöntem ve araç şimdiden vizyoner akıllar tarafından tasarlanmaya, geleceğin çalışma dünyası oluşturulmaya başlandı. Bu kişilerin ve şirketlerin oluşturdukları sistemler gelecekte hayatımızda çok daha fazla yer kaplayacak, alışkanlıklarımızı ve birliktelik kavramlarımızı şekillendirecektir. Dolayısıyla şimdiden bu yaklaşımları benimsemek, yeni nesil iş yapış şekillerini kültürümüze adapte etmek ve yeni ortak değerlerimizi oluşturmak kurumumuzun sürdürülebilirliği açısından hayati öneme sahiptir.
Uçtan uca bir değişim ile çalışanlarımızdan, üst yönetime kadar yepyeni bir deneyim bizi bekliyor. Bir anda ortaya çıkan bir salgın hastalığın veya doğal bir afetin bizleri zorla değişime sürüklemesini beklemeden, daha parlak bir vizyon ile geleceğimizi kendimizin tasarlaması gerekmektedir. Korona virüsünün de hatırlatması ile dönüp tüm iş süreçlerimize ve dijitalleşme yolculuğumuza yeni bir gözle tekrar bakmanın tam sırası.